0 of 50 questions completed
Sorular:
Daha önce test değerini tamamladınız. Bu nedenle tekrar başlatamazsınız.
Test yükleniyor…
testbaşlatmak için oturum açmalı veya kaydolmalısınız.
Önce aşağıdakileri tamamlamanız gerekir:
0 of 50 questions answered correctly
Sizin zamanınız:
Zaman doldu
0 ile 0 puan (lar), (0) ulaştınız
Kazanılan Puan (lar): 0 of 0, (0)
0 Deneme Beklemede (Olası Nokta (lar): 0)
Felsefeyi felsefe yapan en önemli ölçütlerden biri yetinmemektir. O, elde olan şükredip gözlerini yummaz, her zaman yeni eleştiriler yeni fikirler ve yeni yollar peşindedir. Bu yüzden geçmişe dönüp baktığımız felsefe tarihinin bu kadar çeşitli olduğunu görürüz.
Bu parçaya göre felsefe tarihini çeşitli kılan şey nedir?
“Felsefe yolda olmaktır.” demişti Jaspers. Ancak bu cümle birçok kişi tarafından farklı yorumlandı. Jasper yol derken soruları ve sorgulamayı kast etmişti doğru, ancak o asla cevapların önemsiz olduğunu dile getirmedi. Cevaplar da en az sorular kadar önemlidir, işe yarar ve sorun çözer!
Bu parçadaki düşünceye katılmayan birinin aşağıdakilerden hangisine vurgu yapması beklenir?
Düşünce ve fikirlerin birbirileriyle çelişmeyerek adeta bir bütün oluşturmasına ne ad verilir?
Analitik felsefe geleneğine mensup pek çok filozof için felsefe argümantatif bir disiplindir. Yani belli türden önermeler öne sürülür ve bu önermeleri karşı taraf eleştirerek yanlışlamaya çalışır. Peki bunu nasıl yaparlar? Elbette argümanı oluşturan öncülleri inceleyerek ve adeta onlarla kavga ederek. Felsefe bu nedenle kişiden kişiye değişen ve keyfi soyutlamalar yapabileceğiniz bir beyin jimnastiği değildir. Filozoflar ise “fikirlerin süperstarları” değildir. Öyle görülüyor ki Analitik felsefeciler haklıdır.
Bu düşünceyi savunan biri için kastedilen tam olarak hangisidir?
Filozoflar içinde yaşadığı toplumdan kopuk, fıçı içinde yaşayan deliler topluluğu değildir. Onlar da bizim gibi umutlanır, mutlu olur, merak eder, alışverişe çıkar, borç para verir ya da trafik kazası geçirir. Ne yani siz filozofları ruhani güçleri olan özel bir topluluk mu sandınız?
Aşağıdakilerden hangisi bu düşünceyi savunan birinin görüşlerini destekler niteliktedir?
“5 yaşında bir çocuğum var, kendisiyle vakit geçirmeye özen gösteriyorum. Ancak o, etrafta gördükleri karşısında sürekli şaşırıyor ve soru soruyor. Dışarı çıktığımızda mesela “Gökyüzü neden mavidir?” diyor. Parka gittiğimizde “Çimenler neden yeşildir?” diyor. Ya da evdeyken “Su neden var?” diyor. Epey şaşırıyor bunları sorarken de, sanırım filozoflar da böyle insanlar.” diyen biri filozofların hangi özelliğine vurgu yapmaktadır?
“Felsefe akıl ve mantığa dayanarak yapılan düşünce sanatıdır.” Russell bugün hayatta olsaydı sanırım bu cümleyi onaylardı. Felsefe soru sorar, cevapları eleştirir, soruya dönüp tekrar bakar, alternatifleri yan yana dizer ve akıl süzgeciyle elekten geçirme işlemine devam eder. Bilim de aynı şekilde çalışır ve onun için de felsefe ile benzer bir elekten geçirme süreci söz konusudur. Tek farklı bilim empirik olan ile ilgilendir, felsefe ise neredeyse her şey ile ilgilenir.
Buna göre bilimi felsefeden ayıran aşağıdakilerden hangisidir?
Var olan nesneler ve şeyler yalnızca insan bilinciyle vardır. Bilinç, kendi dışında olan her şeyi kavrar ve onu varlık alanına geçer. Bu nedenle soyut düşüneler uydurmalar veya zırvalar değildir. Onlar varlığın ta kendisine işaret eden kavramlardır.
Parçadaki düşünce aşağıdaki düşüncelerden hangisidir?
“Düşünce ve madde, ölüm ve yaşam, aydınlık ve karanlık, doğma ve ölmek … Bu örnekler öyle çoğaltılabilir ki! İşte bu tam olarak varlık anlayışımızın temelidir, her şey bir tür ikircilikli yapı sergiler, bu yapıdaki unsurlar birbirlerine indirgenemez veya birbirleriyle özdeş şeyler değillerdir.” diyen biri aşağıdaki görüşlerden hangisini benimsiyordur?
Bir diş hekimi, dişi ağıran insana ağzını açmasını söyler ve gözleriyle incelemeye başlar. Bu işlem esnasında güvendiği tek şey duyu organlarıdır; “Dişlerinde çürük görebiliyor muyum?” diye bakar öncelikle. İşte bu bakışın kendisini neden varlık ve evrene yöneltmiyoruz ki? Evrene bir doktor gibi yalnızca duyu organlarınızla bakın! İşte karşınızdadır her şey! Deney ve gözlem de sizin hizmetinizde unutmayın.
Bu görüşü savunan biri aşağıdaki felsefi görüşlerden hangisine dahil edilebilir?
Dünyada ne çok şey var baksanıza etrafa! Ancak sorsak kaçı var olduğunun farkında acaba? Akçakesme farkında mı varlığının, güvercin farkında mı varlığının ya da sincap? Şu an bile bu farkında olmalığa dair şu cümleleri yazan bir insan, bu bize çok önemli bir şeyi hatırlatıyor.
Bu paragrafa göre yazarın “… çok önemli bir şeyi hatırlatıyor” derken kast ettiği şeyi aşağıdakilerden hangisi tamamlar?
Yukarıdaki düşüncelere sahip olan biri aşağıdaki yaklaşımlardan hangisine şiddetle karşı çıkmaktadır?
Diyelim ki şu an önümde bir ağaç var. Şu soruyu sormak yerindedir; acaba “Ağaç benim önümde mi yoksa zihnimde midir?” Eğer ağacın sizin zihninizde değil de önünüzde olduğunu uygun, makul ve rasyonel bir şekilde temellendirirseniz epistemolojinin en önemli kavramlarından birini elde edersiniz. Öyle ki bu kavram olmadan “bilme süreci” var olamaz.
Parçada söz edilen kavram aşağıdakilerden hangisidir?
“Dil dünyayı resmeder.” demişti Wittgenstein. Bu düşünce 1.Dünya Savaşı’nda cephede savaşırken aklına gelmişti. Silahı bir kenara atıp hemen notlar almaya başladı ve şunları iddia etti; olgular, mantık ve dilin yapısını anlamaksızın ne felsefe ne ontoloji ne de epistemoloji de doğru sorular sorup doğru cevaplar alabiliriz.
Öne sürülen bu düşünce aşağıdaki akımlardan hangisinin oluşmasına katkı sağlamıştır?
Aristoteles yüzyıllar evvel Ay’ın eterden oluştuğunu iddia etmişti. Descartes ise hayvanların ruhu olmadığını ve makine gibi bir şey olduklarını söylemişti. Peki öne sürdükleri teorilerde yanılan diğer filozoflara ne demeli? Tüm bunlara baktığımız acaba “Bunca farklı bilgi ve açıklama iddiasının ortak paydası nedir?” diye düşünüyorum sık sık. Sanırım kabul görmesi olsa gerek; bir grup bir araya geliyor ve biz bunu kabul ediyoruz diyor. Böylece o şey bilgi oluyor. Daha sonra başka bir grup geliyor ve biz kabul etmiyoruz dediğin ise bilgi olmaktan çıkıyor o şey artık. Peki bu grupların birşeyi bilgi olarak görmesinde etkili olan unsurlar nelerdir? Bu belki psikolojinin belki sosyolojinin belki de siyaset biliminin konusudur!
Yukarıdaki düşünceyi savunan birinin bilgi konusunda tavrı için aşağıdaki yargılarından hangisi doğrudur?
Bilgiyi bilgi yapan ikili bir süreçtir. Bir tarafta bilginin iskeleti olan akıl vardır. Diğer tarafta ise bu iskeletin üzerindeki et olan deney. İşte bilgi bu iskelet ve etin bir araya gelmesiyle oluşan bir beden gibidir. Bilginin hammaddesi deneydir, akıl ise bu hammaddeyi işleyen bir makinedir. İskelet için a priori, et için ise a posteriori kavramları kullanılabilir.
Bu parçadaki düşünceyi öne süren yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir?
Varlığın bilgisine ulaşmak için en makul yol paranteze alma yöntemidir. Bir ağacı düşünün. Ağaçlık bilgisine nasıl ulaşabiliriz? Ağacı ağaç yalan öz nedir? Yeşil ve kahverengi renkleri mi? Üzerinde sincap ve kuşların yaşaması mı? Oksijen üretmesi mi? Bunlardan hangisi ağacın özüdür? Elbette hiçbiri, bunları paranteze alın ve ağacın özünü kavramaya çalışın.
Bu düşünceyi savunan biri aşağıdaki yaklaşımlardan hangisine dahil edilebilir?
Bu bilgi türünü çoğunlukla hayatın olağan akışında öğreniriz. “Koşarsan terlersin.”, “Kuşlar kanatlarıyla uçar.” gibi bilgileri düşünün. Bunları size kim öğretti hatırlıyor musunuz? Anneniz mi, öğretmeniz mi yoksa arkadaşınız mı? Elbette hiçbiri. Bunları siz hayatın içinde deneye yanıla öğrendiniz ve mantıksal bir dizge, tutarlılık, uzlaşım gibi ölçütler geliştirmediniz. Adete hayatın kendisine içkin bir şekilde verili bilgi kümeleri ile dünyaya gözlerinizi açtınız. Bu verili kümeler hayatın akışı esnasında gün yüzüne çıktı.
Yukarıdaki düşünceyi savunan biri aşağıdakilerden hangisine şiddetle karşı çıkar?
Bir bilgi düşünün ki yalnızca küçük bir grup için görülebilirsin. Böyle bir şey mümkün mü sizce? Bilgi dediğimiz şey herkese görülebilir olmalıdır. Herkes ondan pay alabilmeli ve ona ulaşabilmelidir.
Parçadaki bilginin hangi ölçütüne vurgu yapılmaktadır?
Doğru inançları, bilgiye dönüştüren şey nedir? Çoğunlukla gerekçelendirmeye işaret edilir böyle bir soru karşısında. Özellikle 1963 yılında Gettier’in o ünlü makalesinden sonra; ”Gerekçelendirilmiş Doğru İnanç Bilgi midir?”
Epistemologlar herhangi bir fikri, görüşü ya da doğru inancı gerekçelendirmeliyiz derken aşağıdakilerden hangisini kasteder?
İnsanlık tarihine bir bakın ne çok şey yapmışız değil mi? Din, felsefe, sanat ve elbette bilime çok şey borçluyuz. Birçok kişi için bilim elbette en güvenilir bilgi türüdür. Hastalıklara karşı reçeten hazırlayan, evrenin genişleme hızını bulan ve canlılığın bu denli çeşitli görünmesini bize açıklayan bilimdir. En saygın kurumlardan biri şüphesiz ki bilimdir. Ancak unutmamak gerekir ki bilim de yanılabilir. Biliminde bir sınırı vardır.
Parçada eleştirilen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
Bilim kendini yanlışlamaktan çekinmez, hatta bununla gurur duyar. Çünkü o en çok bu dogmatik olmama özelliği ile övünür. Belki de tüm gücünü buna borçludur. Aristoteles, Kopernik, Galileo, Newton, Einstein ve günümüz. Her bilim insanı kendisinden öncekini öyle ya da böyle yanlışlayarak yoluna devam etmiş ve bizi gerçekliğe biraz daha yakınlaştırmıştır. Ancak böylesi nesnel ve objektif bir düşünce alternatiflere tehlike değil dost olarak bakar ve gücüne güç katar.
Yukarıdaki paragrafta bilimsel düşüncenin hangi özelliğine vurgu yapılmaktadır?
Bilim neden var mı? Bu sorunun cevabını anlamak için gözümüzü geçmişe dönmek gerek. Mısırlıların yaptığı taşkın kanalları, Mezopotamyalıların yaptığı gökyüzü gözetleme kuleleri, Çinlilerin yaptığı pusula ve matbaaya bakın. Hepsinin belli bir işlevi ve amacı var, belli bir sorunu çözmeye yarıyor. İşte bilim tam da bu yüzden var.
Bilimin doğuşuna dair yukarıdaki fikirleri öne süren biri hangi düşünceye aykırı bir yol izlemiştir?
I. Gözlemler yapma
II. Hipotez kurma
III. Teori ve yasalara ulaşmak
IV. Deney ve gözlem ile test etmek
V. Problemlerin saptanması
VI. Verilerin toplanması
Bilimsel araştırma ve yöntemin aşamaları sırasıyla hangi seçenekte doğru verilmiştir?
Bilim için en güçlü araştırma yöntemlerinden biri teker teker olgulardan yola çıkarak bir tür genelleme yapmak. Ancak bu öyle keyfi bir genelleme değil. Bilim insanı neden dünyanın farklı noktalarındaki tikel örneklerin genellenebileceğini de bize açıklar. Ve bu öyle bir genellemedir ki eğer yanlışlanamazsa artık elimizde bir yasa var dememiz mümkün olur.
Yukarıdaki görüşte bilimin en güçlü araştırma yöntemi olarak kastedilen kavram aşağıdakilerden hangisidir?
İlk defa Thomas Kuhn tarafından bilim felsefesinde kullanılan bu kavram doğrulanmak üzere ortaya atılan geçici iddia olarak tanımlanabilir. Ancak bu elimizdeki tek tanım değil, bu kavramın anlamını karşılamak için Kuhn 24 farklı tanımlama daha yapar. Bu kavram aynı zamanda bir hayat görüşü olarak da tanımlanır ve bize belirli bir çerçeve sunar.
Yukarıda söz edilen kavram aşağıdakilerden hangisidir?
Her bilim yalnızca kendi alanıyla ilgili soruların peşinde koşar. Siz bir fizikçinin canlı çeşitliliğini temel sorun olarak ele aldığını gördünüz mü? Veya bir Jeoloğun ışık hızıyla bu kadar çok ilgilendiğini? Aslında bu yalnızca olguların sınıflandırması ile mümkündür. Olgular sepeti elde ederiz ve her bilim insanı kendi uygun olanı alır. Bunu yaparken sepetin içerisinde metafiziksel veya ruhsal şeylerin olmadığına da dikkat ederler.
Yukarıda görüşte bilimin hangi özelliğine dikkat çekilmektedir?
“İnsan özgürlüğe mahkumdur.” demişti Sartre. Eylemlerinden özgür olmak zorundadır, ki bu bir başka kavramı beraberinde getirir; “sorumluluk”. İnsan eylemlerinin sorumluluğunu da almak zorundadır, ancak böyle anlamlı ve iyi bir hayat yaşayabilir.
Yukarıda görüşe sahip olan biri hangi ahlaki görüşe yakındır?
Sürekli görürdüm o mendil satan çocuğu. Ankara’nın o soğuk kış günlerinde metro durağında bekler ve elleri ile sana uzanırdı. “Mendil alır mısın?” diye sorardı nazikçe. Ben her karşılaştığımızda en az 5 mendil alırdım ondan, 600’e yakın mendil var şu an. Bazen şunu soruyorum, ”Neden bunu yapıyorum ki?” Beni o çocuğa yardım etmeye iten şey nedir? Hiçbir çıkarım yok bunu yaparken, sanırım Kant haklı. İçimde bir şey ona kendi özgür irademle itaat etmemi söylüyor, ona uygun davranmamı istiyor. Ben de onu dinliyorum ve mendil satın alıyorum.
Yukarıda düşünceyi savunan birinin sahip olduğu ahlaki görüş aşağıdakilerden hangisi ile daha iyi ifade edilir?
Aşağıdakilerden hangisi ahlak felsefesi ile ilişkili olmayan bir kavramdır?
Sizin ahlak dediğiniz şey bir tür sürü psikolojisinden başka bir şey değil. Etrafınıza baksanıza, kim kendi elleriyle bir ahlak inşa etmiş ki? Herkes ailesi ve çevresinden öğrenci şeylere ahlak ismini vermiş. Ahlak bizim yönetilmemiz için uydurulmuş saçmalıklar bütünüdür. Bu saçmalıklar çoğunlukla bir grubun çıkarına hizmet eder. Onlar bizi daha iyi yönetmek için “Böyle davranmalısınız!” diye buyururlar. Onlar birer Zerdüşt gibidirler, ancak Zerdüşt kadar erdemli değildirler.
Bu düşünceyi savunan biri aşağıdaki görüşlerden hangisine şiddetle karşı çıkar?
İnsan özgür değildir, özgürlük kavramı kendi başına bir şey ifade etmez. Doğada belli türden kanunlar vardır ve biz bu kanunlara tabi yaşarız. Yapmamız gereken şey özgürlük değil tutkularımız üzerine düşünmektedir.
Bu görüşü savunan biri aşağıdaki yaklaşımlardan hangisini sahiplenmektedir?
“İnsan insanın kurdudur.” Ne doğru bir cümle ama! Herkes bir çıkar uğruna yaşar bu hayatta ve çıkarına uymayan şeyi kötü olarak sınıflandırır. Bir anne bile çocuğunu emzirirken bir çıkar güder veya bir kuş yavrusunu beslerken. Kim ki çıkar içeren davranışlar ahlaklı davranışlar değildir derse emin olun ki bunu söylerken bile bir çıkar peşinde koşuyordur.
Yukarıdaki düşünceleri kabul eden biri aşağıdaki filozof ve yaklaşımlardan hangisine şiddetle karşı çıkmaktadır?
Yıkmak yaratmaktır, yaratmak ise başka bir şeyi yıkma. Sakın bu kelimeden korkmayın, yıkmak! İnsan tarih boyunca güzel şeyleri bir öncekini yıktıktan sonra inşa etmemiş midir? Peki kimdir bu yıkıcılar? İşte onlar ahlaklı insanlardır. Her türlü otoriteyi reddeden yüce gönüllü insanlar. Bir yıkıcı için var olan mevcut ahlak da bir tür otoritenin dayatmasından ibarettir; belki devletin belki ailenin, ama biri dayatır sonuçta onu! Ve sen yıkmalısın tekrar, yeni bir şey inşa etmek için.
Bu düşünceyi savunan ahlaki görüş aşağıdakilerden hangisidir?
Bu yaklaşıma göre Tanrı evreni yaratmış ve bırakmıştır. Dünyaya ve hayatlarımıza müdahale etmeyen bir Tanrı tasavvur edilebilir böylece.
Yukarıdaki din felsefesi yaklaşımı aşağıdakilerden hangisidir?
Din felsefesi eleştireldir, ilahiyat ise kutsal kabul edilen bazı öğretilere sahiptir. Din felsefi tüm dinlere eşit yaklaşmayı kendine bir kural olarak görür. İlahiyatta ise genellikle bir dine ait fikir ve kavramlar kabullenilerek onların dışına çıkılmaz. Din felsefi akla ve mantığa dayalı olarak akıl yürütmeye önem gösterir. İlahiyatta da akıl ve mantık vardır, ancak belirli kutsal öğretileri daha iyi anlamak için kullanıldığı sürece.
Bu yaklaşıma göre aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
“Eğer Tanrı varsa Afrika’daki çocuklar neden aç?” İşte bu cümleyi kurduğunuz an ateistik bir argümana yaslanırsınız. Tarihe baktığımız Hume ve Mackie gibi filozoflar bu soruyu daha da ileriye taşıdıklarını görürüz, onlar için; “Tanrı’nın iyilik sıfatına sahip olması ile dünyadaki gerçeklikler uyuşmamaktadır.”
Yukarıda sözü edilen argümanın adı nedir?
Tarih boyunca kimse Tanrı kavramı ile neyin kastedildiğini anlamadı ki tam anlamıyla. Bu durumda Tanrı’nın varlığı veya yokluğu hakkındaki tüm yargılarımızı askıda bırakmak ve “Biliyorum” dememek en rasyonel tutumdur.
Bu parçada öne sürülen görüş aşağıdakilerden hangisidir?
Ben neden varım? Beni kim var etti? İnsan neden var? Canlılık neden var? Dünya neden var? Evren neden var? Hangimiz sormadık ki bu soruları. Sürekli onu kim yarattı diye sorarak geriye doğru bir nedensellik zinciri kurmamız mümkün. Ancak bu sonsuza kadar devam edemez, bir ön tetikleyicilik problemi ile karşılaşırız. Her şeyi var eden bir ilk neden olmalıdır. İşte bu hareket etmeyen hareket ettirici dediği şeydi Aristoteles’in. Bizim için ise Tanrı’dır.
Yukarıda sözü edilen din felsefesi argümanı aşağıdakilerden hangisidir?
Bürokrasinin hem avantaj hem de dezavantajları söz konusudur. Bu konuda bizi ilk uyaranlardan biri şüphesiz Max Weber idi.
Aşağıdakilerden hangisi bürokrasinin olumsuzluklarından biridir?
Devletin varlık amacı bir sınıfın diğer sınıfa dair üstünlüğünü korumaktadır. Devlet özünde bir baskı aygıtıdır. Bürokrasi, yargı ve kolluk kuvvetleri ile baskın sınıfın çıkarlarını koruyan bir aygıt olarak düşünebiliriz onu.
Bu görüşü savunan filozof aşağıdakilerden hangisidir?
İnsanın toplumsal bir varlık olduğunu söyleyen Aristoteles, bu varlığın toplumsallığının bir sonucu olarak devletin var olması gerektiğini öne sürer. Devlet insan doğasını yansıtan en önemli kurumdur. Aristoteles’e göre devlet, bizi ahlaksal olgunluğa eriştiren bir araçtır da aynı zamanda. Devletin doğasını iyi anlamalı ve onu en iyi şekilde düzenlemeliyiz. Böylece doğamıza uygun ve mutlu yaşamamız mümkün olur.
Aristoteles’e göre aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
Devlet toplumu neden yönetir? Ona bu yetkiyi kim verir. Kimileri için halk, kimileri için Tanrı kimileri için ise insan doğasının kendisi. Her ne olursa olsun bu bu kavram siyaset felsefesinin en temel kavramıdır. O aynı zamanda iktidarın kaynağıyla da ilişkilidir.
Bu parçada aşağıdaki kavramlardan hangisiyle ilgili bir görüş belirtilmektedir?
Devleti yalnızca en iyiler yönetmelidir. Nasıl ki müziği en iyi müzisyen, tamirciliği en tamirci yapıyorsa devleti de en iyi yönetenler yönetmelidir. Peki bu nasıl mümkün? En iyi yöneteni nasıl bulacağız? Platon en erdemliler ve filozoflara bakmamızı öneriyordu. Aristoteles ise bilgili soylulara dikkat çekiyordu.
Buna göre her iki filozofun da benimsediği yönetim anlayışı aşağıdakilerden hangisidir?
Demokrasi siyaset felsefesinin en önemli kavramlarından bir olsa gerek. Bugün bir çok teorisyen ve politikacının ağzından eksik olmayan bu kelime tam olarak ne anlama gelir? Bu sorunun cevabı elbette pratikte gizlidir. Demokrasi ancak demokratik toplumlarda mümkündür. Demokratik toplumlar ise size bazı doğal haklar verir.
Aşağıdakilerden hangisi demokratik toplumlarda bireylerin sahip olduğu temel haklarından değildir?
Hangimiz Mona Lisa tablosunu saatlerce bakmayız ve ona güzel demeyiz? Hepimiz biliyor ki bu tablo boşu boşuna bu kadar pahalı değil. Baksanıza fiyatı bile yıllar geçtikçe artıyor. Neden biri de çıkıp bence “5 para etmez bu tablo.” diyemiyor. Çünkü herkes farkında, hepimiz ortak bir şeyi duyumsuyoruz.
Parçadaki düşünceye göre aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
Picasso’nun Guernica’sı ne çok şey anlatıyor bize. Bu tablo adeta bir miras, bir kanıt, bir doküman. İspanya İç Savaşı’nın tüm o sefaleti ve ölümleri gözler önüne seren vahşeti bu tabloda yer alır. Dikkat ettiniz mi acı çeken bir at ve kızıp kızmadığı belli olmayan bir boğa vardır tabloda. Topluma ışık tutar Picasso, o at çocukları imler boğa ise yetişkinleri. Yetişkinler bizi bu savaşa sokmuştur ve biz çocukların acısını görmezden gelemeyiz. Hayır arkadaşlar, sanatçı topluma gözlerini kapayamaz!
Yukarıdaki düşünceleri savunan bir sanat felsefecisi için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
“Sanat, güzel bir şeyin temsili değildir, bir şeyin güzel temsilidir.” demiş Kant.
Bu düşünceye karşıt tez aşağıdakilerden hangisidir?
Sanatçı eserinde olanı olduğu gibi yansıtmaz. Eserin içinde kendinden ve doğadan da yeni bir şeyler katar. Böylece hayal gücü devreye girer. Sanat hayal gücü aracılığıyla güzelin ortaya çıkarılmasıdır. Böyle olmayan şeyler sanat değil ancak zanaat olabilir.
Bu görüşe aşağıdaki cümlelerden hangisini onaylar?
Güzelliğin on para etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Aşık Veysel’in bu şiiriyle aşağıdakilerden hangisi uyuşmaktadır?